ATATÜRK VE TÜRK DEVRİMİPDF İÇERİK

ZEYTİNDAĞI FALİH RIFKI ATAY PDF

Last Updated on 15/06/2024 by ahmet can ayışık

 

blank

Hamas’ın silahlı kanadı 7.10.2023 Cumartesi sabahı İsrail’e karşı yüzlerce roket fırlatarak mayıs ayındaki çatışmaların ardından varılan ateşkesi sona erdirdi. Saldırıyla birlikte çok sayıda silahlı Hamas militanı da İsrail’e girdi. İsrail ordusu “savaş hali” ilan ederken, Hamas’ın sürpriz ve koordineli saldırılarında en az 700 İsrailli hayatını kaybetti. Filistinli yetkililere göre İsrail’in karşı saldırılarında ise şu ana kadar en az 313 Gazze’li yaşamını yitirdi.

Savaşın izleyen aşamalarında neler olacağını birlikte göreceğiz. Büyük ihtimal ile İsrail savaştan karlı çıkacak. Tıpkı önceki savaşlarda olduğu gibi. Dikkat edelim: ilk önce İsrail-Arap sorunu vardı. Sonra İsrail-Filistin sorunu oldu ve en sonunda İsrail-Hamas ya da İsrail-Hizbullah sorunu. Yani, İsrail sürekli düşman cephesini küçülterek ve dünya kamuoyu önünde ötekileştirerek ilerledi. Elbette bunu tek başına yapmadı; ABD ve Batı emperyalizmi ile birlikte ilerlediler.

Türk Cumhuriyeti’ni en iyi yazanlardan biri kuşkusuz  Falih Rıfkı Atay’dır.

Falih Rıfkı Atay, Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye ve Kudüs’te Cemal Paşa’nın emir subayı olarak bulunmuştu. “Zeytindağı” adlı eserinde o zamanki Kudüs’ü, cepheyi ve o günün insanlarının ruh yapısını, Arapların Türklere bakışını  ele almaktadır.

Bakın nasıl anlatmış:

“Çıplak İsa, Nasıra’da marangoz çırağı idi; Zeytindağı’nın üstünden geçtiği zaman, altında kendi malı bir eşeği vardı. Biz Kudüs’te kirada oturuyoruz. Halep’ten bu taraf geçmeyen şey yalnız Türk kâğıdı değil, ne Türkçe ne de Türk geçiyor. Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi. Sokaklarda turistler gibi dolaşıyoruz.”

“… Ticaret, kültür, çiftlik, endüstri, binalar, her şey Arapların veya başka devletlerin… Yalnız jandarma bizim idi; jandarma bile değil, jandarmanın esvabı.”

“Osmanlı saltanatı som bürokrat iken, bürokrasi bile tam-Arap, yahut yarı-Arap’tır. Türkleşmiş hiçbir Arap görmedikten başka, Araplaşmamış Türk’e az rast geliyordum.”

Atay, Osmanlı’nın, Arap coğrafyasına kök salamadığını gözlemlemişti.

 “Kudüs’ün en güzel yapısı Almanların, ikinci en güzel yapısı yine onların, en büyük yapısı Rusların, bütün öteki binalar İngilizlerin, Fransızların, hep başka milletlerin idi… Geç kalmıştık. Artık ne Suriye, ne de Filistin bizim idi. Rumeli’yi kaybetmiştik. Lübnan havası bize Dobruca havasından yüz kat daha yabancı idi. Fakat her yere ‘bizim’ diyorduk.”

Atay’a göre, Osmanlı Anadolu’dan esirgediği serveti ve çabayı Arap coğrafyasına harcamıştı, ama oralara dökülen emek ve servet boşa harcanmış, heba edilmişti:

“Hiçbir tarafı yapılmamış olan bir vatanın bayrağı Kahire’ye dikilmek için havaya giden bu enerji, boş Anadolu’yu zengin ve ümranlı bir vatan yapmak için hiçbir vakit kullanılmadı. Türk, harbde kullanılmış, kıymetlendirilmiş, destanlaştırılmış, sulhte ise bırakılmıştır.”

Büyük önder Atatürk de NUTUK’da şöyle diyor(Atatürk, Nutuk, 1927, C.II, TTK Yayınları, Ankara s.946):

“Milletimiz, asırlarca, bu vâhi (anlamsız) nokta-i nazardan hareket ettirildi. Fakat ne oldu? Her gittiği yerde milyonlarca insan bıraktı.

Yemen çöllerinde kavrulup mahvolan Anadolu evlâtlarının miktarını biliyor musunuz? (…)

Suriye’yi, Irak’ı muhafaza etmek için, Mısır’da barınabilmek için, Afrika’da tutunabilmek için ne kadar insan telef oldu, bunu biliyor musunuz? Ve netice ne oldu görüyor musunuz?”

Değerli yazar Sinan Meydan 11.10.2023 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde “Zeytindağı’nı Yeniden Okumak”  (Yazının orijinali için linke tıklayınız) başlıklı bir köşe yazısı kaleme aldı.

Sözkonusu yazıdan bir alıntı yapalım:

“…

Atay, Osmanlı Devleti’nin Arap coğrafyasında hiç kök salamadığını, o coğrafyayı vatan yapamadığını gözlemlemişti. Şöyle diyordu:

“Suriye, Filistin ve Hicaz’da ‘Türk müsünüz?’ sorusunun birçok defalar cevabı: ‘Estağfurullah!’ idi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmıştık. Osmanlı İmparatorluğu buralarda ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi. Eğer medrese ve şuursuzluk devam etmiş olsaydı Araplığın Anadolu yukarılarına kadar gireceğine şüphe yoktu.”

Osmanlı yönetimi, Arap coğrafyasında bir “Arap meselesi” olduğunu düşünüyordu. Atay ise böyle bir mesele olmadığını, asıl meselenin çok daha başka olduğunu belirtiyordu:

“Halep’ten Aden’e kadar süren o koca memlekette bir ‘Arap meselesi’ vardı zannetmeyiniz. Arap meselesi denen şey ‘Türk düşmanlığı hissi’ idi. Bu hissi ortadan kaldırınız, Suriye ve Arabistan meselesi Arapsaçına döner, karmakarışıklığın içinden çıkamazsınız.”

Atay, daha o günlerde Filistin’de Siyonistlerin gittikçe güçlendiklerini de görmüştü. Şöyle diyordu:

“Filistin’de Siyonistler adeta gizli bir hükümet yapmışlardı. Bayrakları ve postaları vardı. Mektuplarına kendi pullarını yapıştırırlar, kendi memurlarıyla sevk ederlerdi.”

Falih Rıfkı Atay, Arap coğrafyasında gördüklerini, yaşadıklarını, hissettiklerini ve düşündüklerini Zeytindağı’nda çok etkili bir dille kaleme almıştır. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun deyişiyle “Zeytindağı, Cumhuriyet devri edebiyatının en büyük hadiselerinden biridir.” 

…”

Biz de “bilgedunyali.com”un değerli okuyucuları için Falih Rıfkı Atay’ın ZEYTİNDAĞI yapıtının 1998 yılında Cumhuriyet Gazetesi tarafından okuyucularına verilmiş bulunan kopyasının PDF’sini yayınlıyoruz. Merak eden Türk çocuklarına iyi okumalar…

Aşağıdaki PDF dosyanın görüntülenmesi internet hızınıza bağlı olarak biraz zaman alabilir. Lütfen bekleyin!

Yayınladığımız benzer kaynaklar için:

ORTADOĞU’DA KALICI BARIŞ MASALDIR-EVANJELİZM-BEYAZ SARAYIN GİZLİ DİNİ PDF

İSRAİL VE EVANJELİK HIRİSTİYANLARDA ARMAGEDDON BEKLENTİSİ PDF

HİNDİSTAN AVRUPA TİCARET KORİDORU PROJESİ İÇİN GAZZE’NİN ÖNEMİ-RUSYA ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ ANALİZİ

BÜYÜK İSRAİL STRATEJİSİ VE TEVRAT İLİŞKİSİ

 

blank