EKONOMİ-FİNANS

PONZİ SİSTEMİ NEDİR?

Last Updated on 19/03/2024 by ahmet can ayışık

blank

 

Ponzi sistemi, İnsanlara piyasadakinden daha yüksek kazanç vaat ederek yatırım yapmaya davet eden “Yatırım Dolandırıcılığı” sistemlerinin ortak adıdır. Özü, insanların yüksek kar elde edeceklerine inandırılarak ellerindeki paraları sisteme yatırmalarının sağlanmasıdır.

Aslında, karşılığında vaat edilen karlılığı sağlayacak bir gerçek üretim ve yatırım kaynağı sözkonusu olmadığından, sistem sürekli olarak yeni katılım ve para girişine ihtiyaç duyar. Sisteme gelen yeni katılımcıların getirdiği paralar daha önceki katılımcılara ödenerek ilk vaatler yerine getirilir. Böylece,  katılımcı sayısının hızla büyütülmesiyle dolandırıcılık kapsamı da büyür. Ancak, yeni gelen paralar daha önceki katılımcılara vaat edilen kazançları karşılamadığında ya da mevcut katılımcıların büyük kısmı yatırımlarını geri istediğinde sistem tıkanır ve çöküş kaçınılmaz hale gelir.

1920’li yılların başlarında Charles Ponzi adındaki bir adam dükkanının camına “45 günde % 50, 90 günde %100 kar yapın!” diyen bir ilan astı. Bu ilan meraklı yatırımcıların dikkatini çekmekte gecikmedi.  Ponzi, yatırımcılarını posta pullarını kullanarak arbitraj karı elde edilebileceğine inandırarak onlara 45 veya 90 günde yüksek kazanç vaat ediyordu. Sisteme katılan ilk küçük bütçeli yatırımcılar paralarını vaat edilen zamanda faiziyle birlikte geri alınca, Charles Ponzi’nin yöntemi bir anda popüler oldu. Katılımların artmasıyla Ponzi, yeni yatırımcı talebine karşılık verebilmek için yeni şubeler açmak zorunda kaldı. Herkes Ponzi’nin sistemine güveniyor ve kazanıyordu. Üstelik bunu gizemli bir şekilde yapıyorlardı. Bir süre sonra Ponzi ortadan kaybolup yatırımcılar vaat edilen faizlerini alamayınca Ponzi’nin insanlara sunduğu yatırım ağı çöktü ve yatırım ağında paraları bulunan herkes dolandırılmış oldu. Charles Ponzi’nin dolandırıcılık vakasının büyük bir yankı uyandırdığı o günlerde, Ponzi’nin 1 milyon dolar çapında büyük bir vurgun yaptığı düşünülüyor. Sözkonusu dolandırıcılık olayından sonra Ponzi, Ponzi yöntemi veya Ponzi şeması, Ponzi’nin kurguladığı dolandırıcılık örneğini açıklamak için kullanılmaya başlandı.

80’li yıllardaki banker krizi, Türk usulü bir “Ponzi Finansı” tecrübesiydi. Yukarıda yazdım; Ponzi finansı, yeni fon girişlerinin, bir önceki girişin faizini ve ana parasını ödeyebildiği aritmetiğin varlığına bağlıdır. Ancak, bu aritmetik bizzat kendi dinamiği sebebiyle uzun süre devam edemez. Bir ekonomide finans kesiminin tasarruf sahiplerine önerdiği finansal getiriler, reel kesimin finans kesimine önerdiği getirilerin üzerinde olmamalıdır. Olamaz. Eğer öyleyse, bir yerde yanlışlık var demektir. Banker Kastelli olayında tam da böyle bir durum oluşmuştu. Sistem bir süre devam etti. İlk katılanların paralarını alıyor olmaları yeni katılımcıları davet etti. Sistem büyüdü ve aritmetik imkansızlık noktasına gelince tıkanarak çöktü.

Yine 80’li yıllarda başlayan bir başka Ponzi sistemi Mehmet Fadıl Akgündüz tarafından oluşturulmuştu. Kamuoyu onu Jet Fadıl olarak tanıdı. Muhtelif tarihlerde farklı Ponzi sistemi girişimleriyle devam etti. Size Jet Fadıl ile ilgili Türk basınında yer almış ve tekzip edilmemiş alıntılardan bir özet yaptım:

“…

Jet Fadıl, ticaret hayatına 1987 yılında kurduğu Jet Sürücü Kursu ile girdi. Yine aynı yıl, Türkiye Kalkınma Bankası’ndan Didim Akbük Körfezi’nde kurmayı planladığı Caprice Otel’in inşaatı için 1987- 1990 yılları arasında borç olarak aldığı 5.3 milyon liralık krediyi geri ödemedi. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun TBMM KİT Komisyonu’na sunduğu rapora göre Akgündüz’ün devlete 5 milyon 338 bin 999 lira tutarında borcu olduğu belirtildi ve bu borç tahsil edilemedi.

1995 yılında “Evsizlere ev”’ sloganıyla tekrar ortaya çıkan Jet Fadıl’ın hedefinde bu kez Almanya’daki gurbetçi vatandaşlar vardı. O dönemin parasıyla 5 trilyona yakın para toplandı. Ancak, projenin teslim tarihi 2 yıl geciktiği için 661 kişi Fadıl Akgündüz hakkında şikayette bulundu.

Jet Fadıl’ın bir sonraki projesinde Refah Partisi ile yakınlığı büyük bir rol oynadı. Erbakan’ın da aracı olmasıyla Malezya’nın milli otomobili Proton’un distribütörlüğü Fadıl Akgündüz’e verildi. Ancak Proton markasının Jet-Pa ile ortaklığının ömrü uzun olmadı. Akgündüz, ödemesini yapan 6 binden fazla kişiye otomobillerini teslim etmedi. Bunu yanında, Maliye Bakanlığı’nın 1999’daki raporuna göre, Jet Kent sitesinden ev alanlara bedava Proton vereceğini söyleyen şirket, Proton araçlar için dağıtım ve trafik izni bile almamıştı.

Jet Fadıl 1998’de Jet-Pa Holdingi kurdu. Bünyesinde konuttan tekstile kadar çok genis bir yelpazede faaliyette bulunan 10 şirketi barındırıyordu. Fakat Maliye’nin raporuna göre bu 10 şirketten 6’sında hiç kimse çalışmıyordu. Osmanlı’nın 700. kuruluş yıldönümünde ve 1999 Cumhuriyet Bayramı’nda tanıtılan yerli otomobile “İmza” ismi seçildi. İmza için Avrupa’da yaşayan vatandaşlardan kar payı ortaklığı ve İslami değerlere uygun olarak para toplandı. İmza’nın tanıtımı için görkemli bir gece düzenlendi ve geceye birçok ünlü isim katıldı. Akgündüz İmza’yı Cenevre Otomobil Fuarı’nda tanıttı. Ancak 2002’de Siirt ve Batman’a kurulacak Jet-Pa Motors otomobil fabrikalarında üretimine başlanacağı söylenen İmza hiç üretilmedi. Vaat edilen istihdam da gerçekleşmedi. Fadıl Akgündüz, Jet-Pa markasıyla 99–2000 sezonunda Türkiye birinci ligine yükselen Siirtspor’a sponsor oldu. Takımın adı Siirt JetpaSpor olarak değiştirildi. Siirtspor, ligde güçlü bir kadro ile oynadı. Ertesi sezon güçlü transferler yapan takımın küme düşmesi hiç ses getirmedi. Zaten bu etkinlik de Jet Fadıl için sadece bir güven hamlesi niteliğindeydi.

Daha sonra yurtdışına çıkan Jet Fadıl 2002 seçimlerinde Siirt’ten bağımsız milletvekili oldu ve meclise girdi. Elde ettiği dokunulmazlık zırhıyla ülkeye dönen Akgündüz’ün Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimleri iptal etmesiyle milletvekilliği düştü ve tutuklandı. Akgündüz, topladığı paraları geri ödeyemediği için kesinleşen cezasını çekmek için 2003’te cezaevine girdi, 15 ay sonra kefaletle serbest bırakıldı.

2011 yılında bunca başarısız projeden sonra Caprice Gold Bayrampaşa projesinin temel atma töreninde Cübbeli Ahmet Hoca ile sahneye çıkıp dua ettikten sonra Cübbeli, “Buradan yer satın almak caiz midir? Ben size fetva veriyorum, caizdir.” sözleriyle Jet Fadıl’a açık destek verdi. Sonrasında yaptığı açıklamada ‘İslami ilkelere göre hizmet sunacak otel yokluğundan dolayı Caprice Gold’a sıcak baktığını, amacının reklam değil İslam’a hizmet olduğunu’ belirtti. Bu projenin de kamuoyuna tanıtımında ana akım medyada büyük bütçelerle oluşturulan reklamlarda “Tapu ve kira garantili otel odaları” gibi sloganlar kullanıldı. İslami devre mülk projesi 12 bin ile 20 bin mağdurdan yaklaşık 750 milyon lira toplanmasına rağmen yıllarca bitirilemedi. Caprice Gold Bayrampaşa projesi nedeniyle Reklam Kurulu, Akgündüz’e 652 bin lira ceza kesti. Gerekçe, 7 yıldızlı olarak tanıtılan otelle ilgili ilanların müşteriyi yanıltmasıydı. Çünkü, Mevzuatta 7 yıldızın karşılığı yoktu.

Akgündüz, 2014 yılında bu sefer Maldivler’de Müslümanlara özel ada projesiyle kamuoyunun karşısına çıktı. Caprice Gold Maldivler için 60 bin kişiden 170 milyon dolara yakın para topladı. Yapımına başlanmayan ve faaliyete geçmemiş otel için hizmete açılmış gibi satışlar yapılmaya başlandı. Yaklaşık 7 milyon lira harcanan reklam filmlerinde Ekim 2014’den itibaren müşterilerin Maldivler’deki otelden yararlanabilecekleri belirtildi ama teslim gerçekleşmedi.

2002 yılında milletvekilliği düşürülen Akgündüz, 7 Haziran 2015 seçimlerinde yeniden milletvekilliğine soyundu. Adaylık kampanyasında İmza otomobilini miting meydanına getiren ve süren Akgündüz, “Arabamızı getirdik, yakında fabrikamızı da kuracağız. Beni meclise gönderin, Meclis renklensin ve yatırımlarımı daha rahat yapayım.” açıklamasında bulundu. 209 oy alan Akgündüz milletvekili seçilemedi.

Akgündüz, 21 Aralık 2015’te İstanbul 9’uncu Sulh Ceza Hakimliği’nce, nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla tutuklandı. Savcı, 349 mağdur olduğu için dolandırıcılık suçunun 349 kez işlendiğine dikkat çekti ve Jet Fadıl hakkında 2 bin 443 yıla kadar hapis cezası talep etti. Nisan 2016’da ilk duruşmada Akgündüz “Hayatım boyunca ülkemin kalkınması ve refahı için çalıştım. Bu ülkenin benden yararlanması lazım, ama 4 aydır cezaevindeyim” dedi. Haziran 2016’daki ikinci duruşmada söz isteyen Akgündüz, bu defa Maldivler projesinin tamamlanmasına cezaevinde olmasının engel teşkil ettiğini belirtti

 …”

90’lı yılların ortalarında ortaya Kenan Şeranoğlu’nun oluşturduğu Titan Saadet Zinciri çıktı. Aslında Ponzi sistemi ile saadet zinciri arasında birtakım farklılıklar da vardır. Örneğin saadet zinciri sistemlerinde katılımcıların zincire yeni üye kazandırması gerekir. Ortada bir ürün yoktur vb. Fakat, özü itibariyle tamamını  ponzi sistemler kapsamında ele almak bence daha doğrudur. Neyse, devam edelim; Sisteme giriş 2.400 Alman markıydı ve kısa süre içinde 35 bin, sonra 70 bin üyeye ulaştı. 10 Trilyon liradan fazla para topladıkları iddia edildi. Şeranoğlu ve Titan’ın üst yöneticileri 1998’de hapis cezasına çarptırıldı. Fakat 10 yıl hapis cezasının ardından serbest bırakıldılar. Kenan Şeranoğlu yıllar sonra verdiği bir röportajda “Birlikte olduğum kadın arkadaşım olmasa belki evin kirasını dahi ödeyemem. Aylık düzenli bir gelirim yok. Ayda elime geçen para 1000-1500 TL. Arkadaşım ve dostlarım destek veriyor zaman zaman. O dönem, garajımda birçok lüks otomobil olurdu. Ancak şimdi cebimdeki İstanbul Kart (İETT kartı) ile toplu taşıma araçlarını kullanıyorum.” diyecekti. 

Bir başka Ponzi sistemi dolandırıcılığına bakalım. Mehmet Aydın, Ağustos 2016 yılında bir sosyal medya oyunu olan FarmVille’den esinlenerek Çiftlik Bank isimli bir oyun tasarladı. Oyunda, katılımcılar gerçek para ödeyerek farklı altın değerlerine sahip çeşitli çiftlik hayvanları satın alabiliyordu. Hayvanların 365 günlük hayatları vardı. Ayrıca, yaşadıkları sürede hayvanlar için yem ve depo masrafları da yapmanız gerekiyordu. Hem bu masrafları karşılamak hem de yetiştirdiğiniz hayvanlar karşılığında para kazanmak için dijital ödeme sistemlerini kullanabiliyordunuz. Oyunu diğer sosyal medya oyunlarından ayıran en önemli kısım ise oyunda satın alınan hayvanların Türkiye’nin farklı yerlerinde açılan çiftlikler ile hayata geçirileceği vaadiydi. Bu noktada Çiftlik Bank yöneticileri dediklerinin bir kısmını yaparak insanlara güven aşılamak için bir kısım çiftlikler de kurdular. Bu anlamda, oyundan toplanan paralar karşılığında bir üretim yatırımı yapılıyor görüntüsü de oluşturmuşlardı. Ancak, para yatıran oyuncular, çiftlik ve üretim tesislerinin ortağı olmadıklarını bilmiyorlardı. Onlar sadece sanal ortamdaki oyunun para ödeyen oyuncularıydı. Sonuç; Çiftlik Bank’ın kurucusu Mehmet Aydın’ın Türkiye’nin hiçbir ilişkisi ve suçlu değişim protokolü olmayan Uruguay’a kaçtığı, 77.843 kişinin mağdur olduğu 511,7 milyon liralık bir dolandırıcılıktı.

Ponzi dolandırıcılığına yakalanmak istemiyorsanız dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

  • Bu tür sistemlerde, karşılığında bir üretim olsun olmasın hemen daima “Risksiz yüksek kazanç vaadi” sözkonusudur. Oysa, bir yatırımın olduğu her yerde kazanç yükseldikçe riskler de yükselir. Örneğin en basit anlatımı ile bankada mevduat hesabı açarsanız, genelde borsadaki hisse senedi getirisinden daha az bir getiriye razı olursunuz. Bunun bir mantığı vardır. Hisse senedine yatırım yaparsanız. Belki daha yüksek getiri umudunuz vardır fakat hiçbir garantisi yoktur. Hiçbir getiri elde etmeyebileceğiniz gibi zarar da edebilirsiniz. Fakat, banka size daha az olsa da daha düzenli bir kazanç imkanı sunabilir. Tercih sizindir. Banka, size neden kafasına göre kazanç vaat edemez? Çünkü, banka mevduat hesabına verdiği faizi, kullandırdığı kredi işlemlerinden ve yaptığı hizmetlerden aldığı paralar ile karşılar. Bu nedenle, bankanın kullandırdığı kredinin faizi ile mevduata verdiği faiz arasında ancak makul ve cüzi bir fark olabilir. Bankaların normal geliri, tahsil ettiği faiz ve hizmet gelirleri ile ödediği faiz ve hizmet gelirleri arasındaki lehte farktan oluşur. Yani, bir banka %10 kredi faizi ile kredi satıp size %20 mevduat faizi veremez. Verirse bir süre sonra o banka zarar edip batar. Bunun gibi örneğimizden hareket ederek devam edersek, borsada bilinçli bir hisse senedi yatırımı yaptığınızdaki kazancınız da borsa dinamiklerine ve yatırım yaptığınız şirketin performansına bağımlı olacaktır. Ve bu borsa kazancı da bilinçli yatırım yaptığınızda yine banka mevduat faizinden daha yüksek, ancak hesaplanabilir olacaktır. Elbette, sahip olduğunuz paraya göre finans piyasalarında çok fazla yatırım seçeneği mevcuttur. benim burada yazdıklarım normal vatandaşlar için geçerli olanlardır. (Özel vatandaşlar için farklı seçenekler de vardır. Bugün Gazetesi’nde Ozan Gündoğdu yazdı. Linkini veriyorum ilgi duyanlar okuyabilir. “Seçil Erzan nasıl dolandırıcı oldu-2: Hepimiz Arda Turan’ız”) Bunların hepsinde basitten karmaşığa; az riskliden çok riskliye çok farklı risk-getiri dengeleri sözkonusudur ve hepsi de neredeyse bir tık uzağınızdadır. Özetle, yatırım yaparken dolandırılmak istemiyorsanız unutmamanız gereken Atasözü şudur: “bedava peynir fare kapanında olur.”
  • Garantili ve düzenli yüksek kazanç vaadi birlikte ise çok daha fazla şüphe duyun.
  • Kurumsal ve resmi otoritelerce verilmiş lisans, mevzuat ve izin ile açıkça faaliyette bulunmayan kurumların, kişilerin yüksek kazanç vaatlerine özellikle inanmayın. Bilinen bilinmeyen kişi ve kurumların gizli getiri vaatlerinden her zaman kuşkulanın.
  • Anlamakta zorlandığınız yüksek getirili yatırımlardan kaçının ya da böyle durumlarda güvenilir uzman desteği almaya çalışın.
  • Yüksek getirili yatırımınızın görülebilir, izlenebilir ve yeterince belgelenebilir olmasına dikkat edin. Yatırımcısına, ödediği tutarlar ve kazancı konusunda resmi bilgilendirme, belgelendirme yapabilen, kamu otoritesi denetimine tabi çalışan ve vaat ettiği kazancı resmen ilan edebilen kurumları, işlemleri tercih edin.
  • Günümüz bilgi işlem teknolojisi ve dijital iletişim imkanları, yatırım yaptığınız kurumlardaki işlemlerinizi, bakiyenizi ve getirinizi telefonunuzdan, bilgisayarınızdan anlık olarak izlemenizi mümkün kılmaktadır. Yatırım ve işlemlerinizi dijital olarak izleyemediğiniz kanallara paranızı yatırmayınız.

blank

 

 

blank
A.Can Ayışık