TÜRK VE OSMANLI TARİHİ

TÜRK COĞRAFYASINDAKİ YILBAŞI NOELDEN FARKLIDIR

Last Updated on 16/06/2024 by ahmet can ayışık

blank

 
 
 
 
Türkiye’deki Müslüman nüfus olarak bizler, İsa’nın doğumunu kutlamayız. Aslında, Türkiye’de Noeli de kutlamayız. Biz ülkemizde “Yılbaşı Kutlaması” yaparız.
Eski Türkler yeryüzünün tam ortasında bulunan ve ucunun “Tanrı Ülgen”in sarayına kadar yükseldiğine inanılan Akçam ağacına “Hayat Ağacı” adını vermişlerdi.
İnsanların koruyucusu Tanrı Ülgen, sakallı ve kaftan giymiş olarak sarayında oturur geceyi, gündüzü ve güneşi yönetirdi.
Eski Türkler, 22 Aralık’ta günlerin uzamaya başlamasını güneşin zaferi olarak “Akçam Ağacı” altında büyük şenliklerle kutlarlardı…

Noel, sözlüklerde “her yıl 25 Aralık tarihinde İsa’nın doğumunun kutlanıldığı Hıristiyan bayramı” olarak geçer. Hristiyanlar, kutlamalara  24 Aralık’ta Noel arifesiyle başlar ve kutlamalar genelde 26 Aralık akşamına kadar devam eder. Ermeni Kilisesi gibi bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jülyen takviminde 25 Aralık’a denk gelen 6 Ocak’ı Noel olarak kutlarlar. Hristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde  Noel tatili yine genellikle yılbaşı tatiliyle birleştirilerek uygulanır.

Noel Baba,  Noel gecesi çocuklara hediye getirdiğine  inanılan efsanevi kişiliktir.   Antalya’nın Kale (Myra) ilçesinde 4. YY’da yaşamış  Hıristiyan azizi olan piskopos Nikola olduğuna inanılmaktadır.

blank

Noel şenlikleri sırasında ışık ve süslerle donatılan çam ağacına Noel Ağacı denir.  Noel ağacının pagan (Çok tanrılı, doğaya tapan, putperest) geleneklerinden gelen bir ritüel olduğu bilinmektedir.

Örnek vermek gerekirse:

  • Roma İmparatorluğu’nda  25 Aralık, güneş tanrısının doğum günü olarak kabul edilirdi. Roma halkı Hıristiyanlıktan önce büyük oranda putperestti. Yaklaşık 300 yıllık bir sürede Hıristiyanlara karşı büyük bir baskı uygulayan Roma İmparatorluğu’nda, Büyük Konstantin’in  Hıristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte  Hıristiyanlığa da  diğer dinlerle birlikte  izin verilmiş ve bundan sonra en yaygın din haline gelmiştir.
  • Türkler Orta Asya’dan göç etmeden  ve tek tanrılı dinlere geçmelerinden önce inanışları itibariyle şamanist/pagan geleneklerine bağlıydılar. İnançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün tam ortasında bir “akçam ağacı” bulunmaktaydı. Bu ağacın tepesinin gökyüzünde oturan tanrı Ülgen’in sarayına kadar uzandığına ve  “hayat ağacı” dedikleri bu ağacın yaşamla ilgili olduğuna inanıyorlardı. Halı, kilim ve işlemelerimizde bulunan ağaç motiflerinin kökeninin bu ağaç olduğu düşünülmektedir. Ülgen, insanların koruyucusu; sakallı ve kaftan giymiş olarak sarayında oturur, geceyi, gündüzü, güneşi yönetirdi. Eski Türk inanışında güneş çok önemli olup, gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gecenin, gündüzle savaştığına,savaşın sonucunda  günün, geceyi yenerek zafer kazandığına (güneşin yeniden doğuşu; bir “yeni doğum” olarak algılanır ve  adı  “nardugan” “nar=güneş”, “tugan/dugan” da “doğan” olan bir bayram olarak kutlanırdı.) inanılırdı.  Astronomik olarak 22 Aralık’tan itibaren günlerin uzamaya başlaması olayını, yani güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu Türkler, büyük şenliklerle “Akçam Ağacı” altında kutlarlardı. Güneşi geri verdiğine inandıkları için de Ülgen’e dualar ederler, duaları tanrıya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyarlar, dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler dilerler, güzel giysiler giyip, ağacın etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynarlardı. Yaşlılar, büyükbabalar ve nineler ziyaret edilir, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içilirdi. Bayramın, aile ve dostlar ile bir araya gelerek kutlanması halinde yaşamın uzayacağına ve uğur geleceğine inanırlardı. (Kaynak: Dr.  Muazzez İlmiye Çığ – Sumerolog)

Belirtilen örnekler, öyle sanıyorum ki  konunun Hıristiyanlık öncesinden gelen kökenlerini yeteri kadar açıklayıcı mahiyettedir.

Diğer yandan, “Ayaz Ata” adı verilen Türk, Altay ve Orta Asya mitolojilerinde, özellikle Kazaklarda ve Kırgızlardaki Soğuk Tanrısı önemli bir figürdür. “Noel Baba” ile de özdeşleşmiş durumdadır. “Ayas Han” olarak da bilinir. Ay ışığından yaratılmıştır. Soğuk havaya neden olur. “Ak Ayas” olarak adı geçer. Şöyle anlatılır: “Ülker burcunun altı yıldızı göğün altı deliğidir ve oradan soğuk hava üfler. Böylece kış gelir.”

blank

Ayaz, tüm Türk coğrafyasında yakıcı soğuk anlamına gelir ki, Ay’ın gökte rahatlıkla görüldüğü açık havalarda meydana geldiği için Ay Tanrısı’nın (veya ona bağlı Ayas Han’ın) gönderdiği düşünülür. Bir tür “Noel Baba” olarak düşünülmesi mümkündür. Hatta Kazaklarda  “Noel Baba” ile özdeşleşmiştir. Kimi kültürlerde kışın soğukta ortaya çıkan ve kimsesizlere, açlara yardım eden bir evliyadır. Etimolojik ve kültürel olarak Türk kültüründe zaten var bulunan bir kişilik olduğu kesindir. Kimi görüşlere göre “Ayas Han” ile aynı kişidir.

Kazaklarda kışın karşılanması ile ilgili olarak “Soğumbası” isimli bir eğlence bulunmaktadır. İlk karın yağması ve ilk soğuğun vurması ile kutlanan bayramdır. Bu bayramla bir ilgisi olması muhtemeldir.

Azericedeki Şahta Ata “Şaxta Baba (Azerice)” sözcüğü de yine birebir çeviriyle “Soğuk Ata” veya “Ayaz Ata” anlamına gelir. Özbekçede Şahta (Shaxta, Şaxta) sözcüğünün ocak manasına gelmesi ise kelimenin anlamı açısından dikkat çekicidir.

Noele devam edelim. Noel, Hıristiyanlık ve batı kültürünün dünyada baskın olmasından dolayı dünya kültürünü oldukça etkilemiştir. Özellikle 18.YY’dan itibaren batı Avrupa ve Amerika’da güçlenen pazar için yığın üretim kültürü, Hıristiyanlık öncesinden gelen kutlama geleneği ile ilgili köklerin hızla yeşererek gelişmesini sağlamış ve sonuçta Noel dönemi,  birçok ülkede satışların artmasıyla ekonominin canlandırıldığı bir dönem haline gelmiştir.  Batı kültürünün, Hıristiyan dünyası dışında etkilediği diğer toplumsal kültürler de kutlama ve satış ağırlıklı yapısını, dini motiflerini hariç tutarak benimsemekte sakınca görmedikleri gibi satış artışı yaratan net etkisini öne çıkartan bir kutlama geleneği olarak benimsemekte  fayda da görmüşlerdir.

Bu anlamda, Türkiye deki Müslüman nüfus olarak bizler, İsa’nın doğumunu kutlamayız. Aslında Türkiye’de Noel’i de  kutlamayız. Biz ülkemizde  “yılbaşı kutlaması” yaparız.

Türkler, yukarıdaki örnekte  yazdığımız ve bazı başka kültürlerin de yaptığı gibi Hıristiyanlıktan çok daha öncelerinde  yılbaşı  kutlamaları yapmaktaydılar. Öz kültürlerinin içinde Ayaz Ata gibi Noel Baba benzeri figürleri zaten mevcuttu.

Burada, üzerinde durulması gereken asıl önemli konu,  yılbaşı kutlaması yapmamız değil, yılbaşında ne şekilde kutlama yapıyor olduğumuzdur.

Bir çok Türk ailesinin 31 Aralık’taki yılbaşı gecesini, Hıristiyanların Noel kutlamalarına benzer şekilde (Hindi yiyerek,  Noel Babalı ve şimdilerde Ayaz Atalı kartlar göndererek vs.) kutlaması, batı kültüründen etkilenmemizden kaynaklanan ve  hiç bir dini içeriği olmayan, olsa olsa beğenilerimizin ve geleneklerimizin  ne kadar etkileşime açık olduğunu gösteren iyi bir örnektir. Son yıllarda, Noel babalı kartların ve kutlamaların yerini giderek Ayaz Atalı kartların daha fazla alması da Türk Dünyası’nda bu konudaki bilinçlenme düzeyinin artmakta olduğunu göstermektedir.

blank

blank
A.Can Ayışık