Marmara Denizi’nde Müsilaj Ya Da Deniz Salyası – Marmara’da Çevre Felaketi – İstanbul’un Su Politikası Sempozyumu Kitapçığı PDF
Last Updated on 20/03/2024 by ahmet can ayışık
Müsilaj ya da diğer adıyla Deniz salyası, suda fitoplankton olarak adlandırılan mikro alglerin, aşırı çoğalması sonucu oluşan yapışkan salgıdır. Sözkonusu salgı, suyun yüzeyinde ya da dibinde beyaz-sarı renkte çamursal bir yapı oluşturur. Müsilaj oluşumunun temel nedeninin, denizdeki kirlilik ve deniz suyu sıcaklığındaki artış olduğu biliniyor.
Biz de “bilgedunyali.com” olarak son günlerde “Marmara’nın can çekişmesi ve feryadı” olarak da nitelenen müsilaj hakkında bilim insanlarının açıklamalarını değerli okuyucularımız için bir araya getirdik.
Birinci olarak söylenmesi gereken, son 50-60 yıldaki çevresel dengeyi önemsemeyen geneldeki uygulamaların, özellikle son 20 yıllık dönemde artarak sürdürülmesinin, bir iç deniz niteliğindeki Marmara’yı devasa boyutlu bir atık çukuruna dönüştürmesinin müsilaj patlamasında etkili olduğudur. Küresel ısınma ise bu oluşumu destekleyici etki yapmıştır.
Sonrasında ise yapılan çok önemli yanlışlarımız sözkonusudur:
- Bu uygulamaların başında Marmaray’dan çıkan 1 milyon metreküplük hafriyatın 2013 yılında Marmara Denizi, Çınarcık Çukuru’na boşaltılma işlemi gelmektedir. Çevre mühendisleri, o dönem bu uygulamaya büyük tepki göstermiş, hafriyat dökme işleminin Marmara’daki ekosistem için felaket anlamına geldiğini duyurmuşlardı.
- 2015 yılında ise İBB Fen İşleri Daire Başkanlığı, Deniz Hizmetleri Müdürlüğü ve Ulaştırma Bakanlığı’nın Kurbağalıdere’nin temizlenmesi için başlattığı ortak çalışmada, dereden çıkan 79 bin metreküp balçık gemilerle Yassıada ve Sivriada açıklarına dökülmüştür. O tarihte Denizle Yaşam Koruma ve Çalışma Grubu, gemilerin izini sürerek balçığın denize dökülme anını görüntülemiş, adaların açıklarına dökülen balçığın tüm Marmara’yı olumsuz etkileyeceği uyarısında bulunmuştu.
- Marmara Denizi’ndeki kirliliğin asıl nedeni ise kanalizasyon kaynaklıdır. İnsan dışkısında azot, karbon, fosfor, kükürt bulunmakta ve bu maddeler suda ayrışırken, müsilaja neden olan mikroorganizmalara da bir çeşit gübre işlevi görmektedir. Mikroorganizmalar sıcaklık etkisiyle hızla çoğalıp sümüksü müsilaj parçalarının ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu durum, Marmara Bölgesi’ndeki atık su artıma tesislerinin gerçekten işlevsel olup olmadığının sorgulanması gerekliliğini de gündeme getirmektedir.
- Fitoplanktonları dengeleyen balıkların azalması, iklim değişikliği ve kirlilik, Marmara Denizi’ndeki azot fosfor dengesini tamamen bozmuştur.
- Son dönemde Yassıada’daki inşaat ve yeniden düzenleme projesi, Marmara’nın yıllar içinde oluşan kirlilik yükünü arttırmıştır. Denize her dökülen hafriyat, deniz dibindeki canlı topluluklarının üzerini bir tabaka olarak kaplayarak o bölgede mevcut canlılığa son vermektedir. Aslında, oluşmuş çevresel dengeler yönünden deniz ve ülke sularına yapılan benzer her türlü girişler yanlıştır.
- Marmara Denizi çevresindeki yoğun sanayileşme ve yoğun yerleşim, bu deniz ile ilişkili neredeyse bütün dere ve akarsuların kirlenmesine neden olmuş, sonuçta bu kirlilik sözkonusu sular aracılığıyla giderek artan miktarlarda ve sürekli şekilde Marmara’ya taşınır hale gelmiştir.
Bitmedi; Marmara için çok önemli etki yapması sözkonusu olacak iki önemli proje daha mevcuttur. Bunlardan biri Kanal İstanbul, diğeri ise Ergene Derin Deşarj Projesi’dir.
Kanal İstanbul ile ilgili olarak İBB tarafından düzenlenen çalıştay bildirilerinin tamamını içeren kitapçığı bilgedunyali.com olarak yayınladık. İlgi duyan okuyucularımız “buradan” okuyabilirler.
Ergene’den yapılacak derin deşarj ise Marmara’ya bir başka derin darbe vuracaktır. Çorlu merkezden başlayarak, Ergene İlçesi, Ulaş, Vakıflar, Çerkezköy ile Velimeşe’deki OSB’lerin arıtılmış sularını Marmara’ya vererek Ergene’nin temizlenmesi planlanmaktadır. Ancak, kurulacak tesislerin evsel atık arıtma tesisleri niteliğinde olduğu, kimyasal arıtma tesisi kurmanın yüksek maliyeti nedeniyle tercih edilmediği, dolayısıyla, Ergene derin deşarjının da Marmara’nın bozulan ekosistemi için bir çözüm olmayacağı iddia edilmektedir.
Bu kapsamda Marmara Denizi’nde çalışma yapan İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Seval Sözen Marmara Denizi’ndeki durumun yıllardır süregelen ihmaller zinciri nedeniyle ortaya çıktığına değinerek şunları söylemektedir:
“Müsilaj her yıl görülürdü ancak bu sene çok anormal bir durum oluştu. Bunun nedenine çok iyi bakmamız gerekiyor. Belli bölgelerde kontrolsüz deşarjlar olabilir, arıtma tesisleri çalışmıyor olabilir. Marmara Bölgesi’ndeki tüm arıtma tesislerinin çalıştığını anlamak için kimyasal madde ve elektrik faturalarına bakılmalı. Karadeniz’den İstanbul’a inen suyun ölçümlerine baktığımızda oldukça yüksek miktarda azot ve fosfor girişi olduğunu gördük. Tuna Nehri kaynaklı ciddi bir kirlilik sorunu var. Marmara Belediyeler Birliği bir araya gelip elini taşın altına koymalı.”
Ayrıca, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) araştırma gemisi Bilim-2 müsilaj oluşumuyla ilgili veri toplayarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na raporlamak amacıyla bir çalışma yapmıştır. Sözkonusu araştırmayı yürüten ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Enstitü Müdürü Prof.Dr.Barış Salihoğlu Marmara Denizi genelinde süren çalışmalarıyla ilgili olarak şunları söylemiştir:
“…Son gördüğümüz, gerçekten müsilaj çok yaygın. Sadece gördüğümüz deniz yüzeyinde değil, bütün deniz su kolonunda da jelimsi bir yapı egemen. Bu derece bir durumla hiç karşılaşmamıştık. Oksijen seviyeleri ciddi bir şekilde azalmış durumda, hızla önlem almamız gerekiyor. Müsilaj ilk defa olmuyor, evet, ama bu kadar yaygın bir biçimde ilk defa…”
“…Özellikle deşarjlardan arıtılmadan giren deşarjlar çok etkilemiş. Havzadan nehirlerden giren tarımsal girdiler olsun, endüstri girdileri olsun bunlar çok etkilemiş. Gördüğümüz kadarıyla bu besin tuzu dediğimiz kirliliğin en azından hızla yarı yarıya azaltılması lazım. Hızla yarı yarıya azaltılırsa 5-6 yıllık bir süreçte o oksijendeki eşik değerleri biraz aşmaya başlarız. Biraz iyileşmeye başlar. Sabır gerekiyor, hızlı önlem almak gerekiyor…”
“…Özellikle boğazda boğaz alt suyuna deşarj verilen atık suların Karadeniz’e gideceği varsayılıyor. Alt su Karadeniz’e geçiyor ama bunun ciddi bir kısmı üst suya karışıyor ve Marmara’ya geri dönüyor. Biz hem bakanlıkla hem de belediyelerle yakın çalışıyoruz. Nerelerde arıtmalar var biliyoruz, hangi seviyede arıtıldığını biliyoruz. Örneğin Kadıköy, Yenikapı, Üsküdar, Baltalimanı ve Paşabahçe ön arıtma tesislerinde iyileşme planlarının yapılması önerilerimiz arasında. Sadece deşarjlar değil nehirlerde çok önemli özellikle Susurluk havzasındaki tüm akarsularda onların kirlilik oranlarını düşürmeye yönelik çalışmalar yapılmalı. Bunlar önerilerimiz arasında.”
Bu arada, Marmara’da kirliliğin bu noktalara gelmesinden önce çeşitli raporlar düzenlendiğini de biliyoruz. Ne yazık ki, bu tür çalışma ve uyarı raporları sürekli olarak göz ardı edilmiş.
2007-2014 arasında hazırlanan kapsamlı raporlar, Marmara’da stabil bir müsilajın oluşumunun bilindiğini ve gelecekte artacağının öngörüldüğünü ortaya koyuyor.
Sözkonusu uyarı raporlarından biri de CHP’nin 26-28 Haziran 2008’de İstanbul’da su sorunu ile ilgili yaptığı sempozyumda yer alan uyarıları ve çözüm önerilerini sunduğu “Su sempozyumu” kitapçığıdır. Bu kapsamlı kitapçığı PDF olarak bilgedunyali.com okuyucularının bilgisine sunmakta fayda gördüm.
Aşağıdaki PDF dosyanın görüntülenmesi internet hızınıza bağlı olarak biraz zaman alabilir. Lütfen bekleyin!
Benim çocukluğum Marmara Denizi sahillerinde geçti. Halen Marmara sahillerinde yaşıyorum. Bu canım denizin her geçen gün daha da kirletilerek adeta bir atık denizi haline dönüşmesi gözlerimizin önünde oldu. Şimdi, Marmara can çekişiyor ve çığlıkları müsilaj olarak duyularımıza sesleniyor.
Mavi Vatan, ki Marmara da Mavi Vatan’ın en önemli parçalarından biridir; sadece dış düşmana karşı savunulmaz. Mavi Vatan, Türk Çocukları tarafından onu kirleten ve ona zarar veren her güce karşı savunulur. Ve savunulacaktır da…
Marmara felaketinde son gelişme, 6.6.2021 günü Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kocaeli, İstanbul, Balıkesir, Bursa, Tekirdağ, Yalova valileri ve belediye başkanlarının katıldığı Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Toplantısı’nın ardından Marmara Denizi’ni müsilajdan temizlemek amacıyla oluşturulan 22 maddelik bir eylem planı oluşturulduğunun açıklanmasıdır.
Müsilaj temizliği için açıklanan eylem planı şöyle:
1- Marmara bölgesinde kirliliğin azaltılması ve izleme çalışmalarının yürütülmesi amacıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ilgili kurum ve kuruluşlar, üniversiteler, sanayi odaları ve STK’lardan müteşekkil koordinasyon kurulu, Marmara Belediyeler Birliği bünyesinde ise Bilim ve Teknik Kurulu oluşturulacak,
2- Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı üç ay içerisinde hazırlanarak çalışmalar bu plan çerçevesinde yürütülecek,
3- Marmara Denizi’nin tamamını koruma alanı olarak belirleme çalışmaları başlatılacak, 2021 yılı sonuna kadar tamamlanacak,
4- Acil müdahale kapsamında 8 Haziran 2021 tarihinden itibaren, 7/24 esasıyla, Marmara Denizi’ndeki müsilajın bilimsel temelli yöntemlerle tamamen temizlenmesine yönelik çalışmalar başlatılacak,
5- Bölgede bulunan mevcut atık su arıtma tesislerinin tamamı ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülecek. Atık suların ileri biyolojik arıtım yapılmaksızın Marmara Denizi’ne deşarjını engelleyici hedefler doğrultusunda çalışmalar yürütülecek,
6- Marmara Denizi’ne deşarj yapan atık su arıtma tesislerinin deşarj standartları 3 ay içerisinde güncellenerek hayata geçirilecek,
7- Arıtılmış atık suların mümkün olan her yerde yeniden kullanımı artırılacak, desteklenecek. Temiz üretim teknikleri uygulanacak,
8- Atık su arıtma tesislerini gerektiği gibi işletmeyen OSB’lerin rehabilitasyon ve iyileştirme çalışmalarıyla ileri arıtma teknolojilerine geçişi hızlandırılacak,
9- Atık su arıtma tesislerinin yapımı ve işletilmesini çok daha kolay hale getirmek için kamu-özel sektör işbirliği modelleri hayata geçirilecek,
10- Marmara Denizi’ne gemilerin atık sularının boşaltılmasının önlenmesine yönelik üç ay içerisinde düzenleme yapılacak,
11- Tersanelerde temiz üretim teknikleri yaygınlaştırılacak,
12- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalar çerçevesinde alıcı ortama deşarj yapan atık su arıtma tesislerinin tamamı 7/24 online izlenecek. Marmara Denizi’ndeki 91 izleme noktası 150’ye çıkarılacak. Türkiye Çevre Ajansı eliyle Marmara Denizi ile ilişkili tüm havzalardaki denetimler uzaktan algılama, uydu ve erken uyarı sistemleri, insansız hava araçları ve radar sistemleri kullanılarak artırılacak,
13- Marmara Denizi kıyılarını kapsayacak şekilde Bölgesel Atık Yönetimi Eylem Planı ve Deniz Çöpleri Eylem Planı üç ay içerisinde hazırlanarak uygulamaya konulacak,
14- İyi tarım ve organik tarım uygulamaları ile basınçlı ve damlama sulama sistemleri yaygınlaştırılacak,
15- Marmara Denizi’yle ilişkili havzalarda, dere yataklarına yapay sulak alanlar ve tampon bölgeler oluşturularak kirliliğin denize ulaşması önlenecek,
16- Zeytin karasuyu ve peynir altı suyu kaynaklı kirliliğin önlenmesi için atık su azaltımını gerçekleştirecek teknolojik dönüşümler sağlanacak,
17- Fosfor ve yüzey aktif madde içeren temizlik malzemelerinin kullanımı aşamalı olarak azaltılacak. Organik temizlik ürünleri teşvik edilecek,
18- Marmara Denizi’ndeki tüm hayalet ağlar bir yıl içerisinde temizlenecek,
19- Balıkçılık faaliyetlerinin ekosistem temelli yapılması sağlanacak, koruma alanları geliştirilecek,
20- Müsilaj nedeniyle zarar gören balıkçılara ekonomik destek sağlanacak,
21- Deniz kirliliğinin önlenmesi ve vatandaşlarımızın bilinçlendirilmesi amacıyla çalışmalar yapılarak kamuoyunun bilgilendirecek bir platform oluşturulacak,
22- Soğutma suları ve termal tesislerden oluşan sıcak suların Marmara Denizi’ne etkilerinin azaltılmasına yönelik tedbirler alınacak.
Dilerim ki, bu plan da rant ve diğer kısa vadeli özel çıkarlar uğruna uyutulmaz ve Marmara Denizi’nin kurtulmasında bir çevresel dönüşümün miladı olur.