KEMALİZM VE MEHMET ŞEREF AYKUT’UN TÜRK ULUS DEVRİMİNİN PARTİSİ CHP PROGRAMINI ANLATTIĞI “KAMALİZM” KİTABININ PDF KOPYASI
Last Updated on 16/06/2024 by ahmet can ayışık
KEMALİZM ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ EDELİM
Osmanlı çöküşünün son dönemlerindeki arayışlar, Ulusal mücadele dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş dönemi çok değerli vatansever, düşün ve eylem insanları yetiştirmiştir.
Özellikle Türk Ulus Devrimi’nin hızla gerçekleşme sürecinde ve sonrasındaki yıllarda yeni kurulmuş ülkeyi, cumhuriyeti, devrimleri savunma ve anlatma görevini üstlenen bu aydın insanlara minnettarız.
Türk devrimi ve modernleşmesinin ihtiyaç duyduğu düşünsel zemine “Kemalizm” adı verilmiştir.
Aslında, Kemalizm adlandırması ilk olarak Türk Kurtuluş Savaşı zamanında İstanbul’daki rejim ve rejimin taraftarları, Mustafa Kemal’in önderlik ettiği hareketi destekleyen herkesi, küçümser bir yaklaşımla, “Kemalistler”, “Kemalîler” ve “Kemalciler” olarak adlandırdığında kullanılmaya başlandı. “Kemalîler” adlandırması Celalîlere bir atıftı. Dış basın ise “Kemalistler” adlandırmasını Ankara merkezli hareketi ve o hareketin silahlı gücünü belirtmek için “milliyetçiler” adlandırması ile eş anlamlı olarak kullanmaya başlamıştı.
Aşağıda The Sphere gazetesinin 1-5 Mart 1921’de “Ankara Hükûmeti ve Talepleri” başlığıyla yayımladığı harita var. Başlığın altında verilen bilgi şöyle: “Kemalistler ya da milliyetçiler, gölgeli alanı etkin biçimde kontrol ediyorlar. Onlar, Yunanlar tarafından Ege’den sürüldüler fakat Trakya’yı, İzmir’i, Ermenistan’ı ve Basra Körfezi altındaki bütün Mezopotamya’yı talep ediyorlar.”
Bir ideolojiye işaret eder mahiyetteki “Kemalizm” veya “Kamâlizm” kavramları, yazdığımız gibi Türkiye’de yaygın olarak 1930’larda kullanılmaya başlanmıştır. Kemalizm kavramı 1931’de Devletçilik ve Devrimcilik (İnkılapçılık) ilkelerinin diğer dört ilkeye (Cumhuriyetçilik, Ulusçuluk, Halkçılık, Laiklik) eklenmesinden sonra ortaya atılmış ve ders kitaplarına girmiştir. Aynı yıldan itibaren çeşitli yazarlar Kemalizm’i tanımlayan ve halka benimsetmeye yönelik çeşitli yazılar, kitaplar yayımladılar. Kemalizm’in kuramsal çerçevesinin belirlenmesi için Halkevleri’nin yayın organı Ülkü dergisi ve 1932-1934 yılları arasında bir grup yazar tarafından Kadro dergisi yayımlanmasını bu kapsamda belirtmek gerekir. 1934 Yılında Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, Türkiye’yi yabancı ülkelere tanıtmak için “La Turquie Kemaliste (Kemalist Türkiye)” dergisini yayımlamaya başladı. “Kamâlizm” kavramı 1935’te ortaya atıldı. O yılki kurultayda Cumhuriyet halk Partisi programına konuldu ve Atatürk’ün 1939 kurultayı için 1937’de kaleme aldığı program çalışmasında da yer aldı.
Kemalizm, günümüzde, bazı kesimler tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin temel öğretisi ve ideolojisi olarak kabul edilir. Bazı kesimler tarafından ise kötülenir, küçümsenir. Biz temel öğreti ve ideoloji olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünenlerdeniz. Diğer yandan, Kemalist ideolojinin bir düşünce sistemini temsil etmekten çok, ülkeyi tümüyle pragmatist bir yöntemle modernleştirmeye çalışan politik bir uygulama olduğu da vurgulanır. Hatta, bununla ilgili:
“…Atatürk’ün, “Paşam, bu partinin doktrini yok!” diyen Yakup Kadri Karaosmanoğlu’na verdiği “Elbette yok çocuğum, eğer doktrine gidersek hareketi dondururuz…”
şeklindeki cevabı anlatılır.
Tam bu noktada, size bugün sözünü edeceğimiz Mehmet Şeref Aykut da genç cumhuriyetin temellerinin atılmasında önemli katkıları bulunan isimlerden biriydi. Trakya’nın kurtuluşu için mücadele veren, Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucuları arasında bulunan, gazetecilik faaliyetleriyle “Milli Mücadele”ye meşruiyet sağlayan, Edirne milletvekili olarak mecliste görev yapan Aykut, cumhuriyetin düşünce hayatına önemli destek verdi. “Kamâlizm” adını taşıyan bu yapıtıyla Cumhuriyet Halk Partisi programını, Kemalizm’in esaslarını ve ana niteliklerini açıklamaya çalıştı. Dil devriminin ateşli bir savunucusu olan Şeref Aykut “arındırılmış bir Türkçe” ile kaleme almaya özen gösterdiği bu yapıtta, sözcük seçimleri kadar belirttiği argümanlara da dikkat etmektedir. Maddeci bir paradigmayla sosyo-politik koşul ve politikaları irdeleyen Aykut, devrin mobilize edici gücü Kemalizm için itici bir güç yaratmaktadır. Böylelikle cumhuriyetin erken devrindeki düşünce yapısının nasıl olduğuna yönelik bir kavrayış için okura yol göstermektedir.
Aykut, yayınladığımız PDF yapıtın önsözünde şöyle yazmış:
“…
Türk genel devrimi bir rastgele işi değildir. Bunun içindir ki Türk Büyük Devrimcisinin ruhundaki atılımları, onu tutuşturan sebepleri hepsinden en önce incelemek gerektir. Ancak, o vakit büyük devrimcinin hangi kaynaktan esin alarak bunu ulusa ve çevresine nasıl aşıladığını görebiliriz
…”
Günümüzde “devrim” sözcüğünden öcü gibi korkan bir kuşak yarattılar. İnanmayın, onlar size masal anlatıyor. Şeref Aykut 1936’da “DEVRİM” yazmış, “ULUS” yazmış. Biz de yazıyoruz…
KORKMAYIN, UYANIN ve ŞANLI TÜRK ULUS DEVRİMİNİN YOLUNA DÖNÜN!
KISA YAŞAM ÖYKÜSÜ
Mehmet Şerafettin Aykut 1874, Edirne’de doğmuş, 17 Mayıs 1939 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.
Son Osmanlı Meclis-i Mebusan Edirne mebusu ve İstanbul’un İşgali üzerine işgal kuvvetleri tarafından tutuklanıp sürülen Malta sürgünlerindendir. Sürgünden kurtulduktan sonra Edirne milletvekili olarak TBMM’ye katılmış; 1,4,5,6.dönem TBMM’de milletvekili olarak görev yapmıştır.
Miralay Arif Bey ile Fatma Hanım’ın oğlu olan Şeref Aykut, ilkokula Edirne’de başladı ancak 93 Rus Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı nedeni ile ailesi ile birlikte İstanbul’a göç etti. Önce Galatasaray Lisesi’ne devam etti, sonra “Yeni Osmanlılar”ın yapıtlarını ve Servet-i Fünun yazın akımını izleyebilmek için Mercan İdadisi’ne geçti. 1891 yılında Mercan İdadisi’ni bitirerek İstanbul Hukuk Mektebi’ne yazıldı. 1895 yılında İstanbul Hukuk Mektebi’ni bitirerek avukatlığa başladı ve askerliğini yapmak için Edirne’ye döndü.
Türkçülük, Türk dilini Osmanlıcadan arındırma ve Abdülhamit dönemi baskılarına karşı çıkma görüşleri nedeni ile 1896 yılında bir jurnal sonucu sekiz kişilik bir arkadaş grubu ile birlikte gizli cemiyet kurma suçundan tutuklandı. Önce Edirne hapishanesine sonra da yargılanmak üzere Yıldız’daki Kabasakal Mehmet Paşa Divan-ı Harbi’ne gönderildi. Arkadaşlarının savunmasını üstlenen Aykut, rejime hakaretten sekiz yıl sürgün cezasına mahkûm edildi ve 1897’de siyasi tutuklu olarak Trablusgarp’a sürüldü. Yirmi dokuz ay süren sürgün ve hapis yaşamından kaçarak 15 Nisan 1899’da İzmir’e geldi ve gazetecilik yaşamına başladı.
1900 yılında İzmir’de “Ahenk”, 1901-1902 yıllarında yine İzmir’de “Hizmet” gazetelerinde tefrika, makale ve Fransızcadan çeviri romanlar yayımladı. Bu dönemde Türk dili üzerine yazdığı makalelerin yarattığı tartışma ortamı nedeniyle gazeteleri Maarif Müdürü tarafından kapatılmıştır. Daha sonra Manisa’ya geçerek ilk eşi Kıymet Hanım’la burada evlendi.
1903 yılında Edirne’deki Bulgar ayaklanması üzerine Edirne’ye döndü.
1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanıyla Şevket Dağdeviren’in Edirne’de çıkardığı Yeni Edirne gazetesinde baş yazar olarak çalışmaya başladı. Türk dili konusundaki tartışmalarını burada da sürdürdü.1909 yılında “Hukuk-u Esasiye” adıyla hukuk konularını irdeleyen yetmiş tefrikalık bir yazı dizisi yayımladı.
1910 yılında “Bu Devlet Nasıl İdare Olunur” ve 1911 yılında “Cemiyet ve Muhalifleri” kitaplarını yayımladı.
1912’de başlayan Balkan Savaşı nedeniyle Bursa’ya göç etti. Bu dönemde “Mektuplarımın Silsilesinden” başlığıyla beş bölümden oluşan açık mektuplarını yayımladı. 1913 yılında savaşın bitmesiyle Edirne’ye dönen Aykut, 1918 yılının Ekim ayında Bulgar cephesinin çökmesi ve Mondros Mütarekesi’nin imzalanması üzerine arkadaşları Faik Kaltakkıran, Şevket Dağdeviren ve Kasım Yolageldili ile beraber Edirne’de Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurdu. Cemiyetin nizamnamesinin hazırlanması ve resmi yayın organı olan “Trakya-Paşaeli” gazetesinin imtiyaz sahibi başyazarı olarak çıkarılmasında etkin rol aldı.
12 Ocak 1920’de toplanarak Misak-ı Milli’yi hazırlayan Son Osmanlı Meclis-i Mebusan’a Edirne milletvekili ve Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyesi olarak katıldı. 28 Ocak’ta yapılan bir kapalı oturumda Aykut’un da içinde bulunduğu Felâh-ı Vatan grubu tarafından hazırlanmış olan “Ahd-ı Millî Beyannamesi” kabul edildi. 17 Şubat’ta Şeref Aykut’un önergesinin oybirliğiyle kabulünden sonra, beyannamenin bütün dünya parlamentolarına ve basına açıklanması kararlaştırıldı ve Mebusan Meclisi kürsüsünde kendisi tarafından okundu.
16 Mart 1920’de İngiliz askerlerinin resmen İstanbul’u işgal etmelerinden iki gün sonra yapılan Meclis-i Mebûsan baskınında içinde Şeref Aykut ve Faik Kaltakkıran’ın da bulunduğu milletvekilleri Malta’ya sürgüne gönderildi. 2779 tutukluluk numaralı Aykut, 25 Nisan 1921 tarihinde Malta’dan kurtularak Ankara’ya geldi ve Edirne milletvekili olarak TBMM’e katıldı. Seydibeşir Olayı’nı gündeme getiren ilk kişi oldu. Ankara’da çıkmakta olan Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde Mustafa Kemal Paşa’nın isteğiyle kaleme aldığı “Malta Hatıratı ve Malta’da Türkler” başlıklı yazısını bir ay süreyle yayımladı.
TBMM I.Dönem milletvekilliği sırasında 1. Şube Başkanlığı yaptı, meclis kürsüsünden uzun konuşma ve eleştiriler yaptı. Lozan Barış Görüşmeleri sırasında Batı Trakya’nın Yunanlara bırakılmasına karşı çıkarak Misak-ı Milli’yi savundu ve İsmet İnönü’ye muhalefet yaptı.
18 Mayıs 1939’da tedavi gördüğü İstanbul Yakacık Senatoryumu’nda öldü, 21 Mayıs 1939’da Edirne’de toprağa verildi.
Ruhu şad olsun!
YAPITLARI:
- Bu Devlet Nasıl İdare Olunur / (Dersaadet Matbaası, 1910)
- Cemiyet ve Muhalifleri / (Yakolevi Matbaası Edirne, 1911)
- Hüdavendigar Valisi Daniş Beyefendi’ye, Birinci Mektup / (Bursa Hilal Matbaası, 1912)
- Arnavutluğun Hayatı Osmanlı Kalmaktır, İkinci Mektup / (Bursa Hilal Matbaası, 1912)
- Türkler Yaşayacaktır, Üçüncü Mektup / (Bursa Hilal Matbaası, 1912)
- Anadolu’da Türk, Mektuplarım Silsilesinden: 4 / (Bursa Hilal Matbaası, 1913)
- Anadolu’da Bir Müslüman Türk’ün Şeyhülislam Efendi Hazretleri’ne En Son Sözü Mektuplarım Silsilesinden: 5 / (Bursa Hilal Matbaası, 1913)
- Edirne Vilayetinden Rumlar Niçin Gitmek İstiyorlar, Mektuplarım Silsilesinden: 6 / (Edirne, 1914)
- Hanedan ve Millet / (Orhaniye Matbaası, İstanbul, 1923)
- Bulgar ve Bulgar Devleti / (Hakimiyeti Milliye Matbaası, Ankara, 1934)
- İsmet Paşa (Edirne, 1934)
- Kamâlizm (CHP Programının İzahı) / (Muallim Ahmet Halit Kitabevi, 1936) (Kaynak Yayınları, 2008)
MEHMET ŞEREF AYKUT’un KAMALİZM kitabının PDF’si aşağıdadır:
Aşağıdaki PDF dosyanın görüntülenmesi internet hızınıza bağlı olarak biraz zaman alabilir. Lütfen bekleyin!