ATATÜRK VE TÜRK DEVRİMİPDF İÇERİK

HAYAT TARİH MECMUASI VE MİLLİ MÜCADELEDEN BİR YAPRAK (RAHMETLİ DEDEMDEN BİR ANI)

Last Updated on 16/06/2024 by ahmet can ayışık

blank

 

 

HAYAT TARİH MECMUASI HAKKINDA

Hayat Tarih Mecmuası, 1965 ve 1982 yılları arasında Türkiye’de yayımlanmış aylık resimli tarih ve kültür dergisidir. İlk sayısı 1 Şubat 1965 tarihinde çıkan dergi 216 sayı sonunda 1982 yılında kapanmıştır. Nisan 1978 tarihinde derginin adı Hayat Tarih ve Edebiyat Mecmuası olarak değiştirilmiş, böylelikle tarih alanından çekilerek eski gazete ve dergi yazılarını yayımlamaya başlamış ve kısa süre sonra da kapanmıştır.

Derginin Formatı

16×24 cm boyutlarında ve 100 sayfa olan dergi tifdruk baskı tekniğiyle tifdruk kağıda renkli ve siyah beyaz olarak basılıyordu. Türkiye’de tifdruk baskı tekniğini uygulayan tek yayınevi olan Hayat Yayınevi aynı teknikle Hayat Mecmuası, Ses Mecmuası, Doğan Kardeş ve Resimli Roman gibi dergileri de çıkartıyordu. Bunlara sonradan Hayat Spor ve Ayna da eklendi.

“Hayat Tarih Mecmuası” (dergisi), Her 6 sayısı bir cilt olacak şekilde çıkıyordu. İki cilt ve 12 sayı sonunda bir yıl tamamlanıyor, derginin sayıları tekrar 1’den başlıyordu ve o iki cilt yayımlandığı yılın adıyla anılıyordu. Yayınevi, ayrıca okuyucunun kendi cildini pratik bir şekilde kendi yapabilmesi için özel cilt kapakları çıkartmıştı. 6 Sayıyı muhafaza edecek şekilde tasarlanmış bu kabartma ve serigrafi baskılı kırmızı cilt bezli kapakların sırtlarının iç bölümüne gerilmiş lastiklere tek formalı dergi nüshaları ortalarından geçiriliyordu. Böylece, dergileri bir ciltçiye götürmeye gerek kalmadan çabucak ciltlemek mümkün oluyordu. Pratik olmakla birlikte pek düzgün görünmeyen bu ciltlerden memnun kalmayan bazı okuyucular yine aynı kapakları kullanarak ciltçide daha düzgün ciltler yaptırıyorlardı.

1960’lardaki özenli baskı kalitesi, estetik sayfa düzeni, mükemmel renkler, tifdruk baskının özelliği olan gerçeğe yakın fotoğraflar 1970’lere gelindiğinde neredeyse ortadan kalkmış sayfa düzeni basitleşmiş, siyah beyaz fotoğraflar soluklaşmış ve kontrastlarını kaybetmişti. Buna karşılık derginin boyutu ve sayfa sayısı hiç değişmemiştir.

Künyesi

Hayat Tarih Mecmuası’nın künyesinde imtiyaz sahibinin Şevket Rado, Neşriyat (yayın) Müdürünün Yılmaz Öztuna; Mesul (sorumlu) Yazı İşleri Müdürünün de Orhan Ş. Yüksel olduğu belirtilmiştir. 1975 Haziran sayısından sonra derginin neşriyat müdürlüğünü de Şevket Rado üstlenmiştir. Yılmaz Öztuna aynı zamanda derginin yazarları arasındadır ve hemen hemen her sayıda yazısı vardır.

Tarzı

1 Şubat 1965 tarihinde yayın hayatına başlayan dergi baştan beri popüler bir yayın olmayı amaçlamıştı. Tarihle ilgili popüler yayınların hemen hemen hiç olmadığı bir dönemde çıkmaya başlaması, birçok popüler ve yüksek tirajlı dergiyi de (Ses, Hayat vb) eş zamanlı olarak yayımlamakta olan, dağıtım imkanları geniş bir yayınevi (Hayat Neşriyat Müessesesi) tarafından çıkartılıyor olması amacına kısa sürede erişmesini sağladı.

Dergi toplumda tarihe olan ilgiyi ve sevgiyi arttırdı. Desteğini aldığı geniş kesimin ilgisini sürekli tutmak için klasik tarihin dışında birçok popüler konuyla da ilgilendi ve künyesinde yazdığı gibi bir “kültür” dergisi görünümünü korumaya çalıştı. Oysa, dergi daha çok İslamcı, milliyetçi bir ideolojik kimlik taşıyordu. “Batı medeniyetçisi, fakat Türk ve İslam tarih/kültürüne saygılı kalarak Türklük şuurunu geliştirmek” şeklinde özetlenebilen derginin bu yayın politikası ve ideolojik yöneliminin arkasında da Neşriyat Müdürü Yılmaz Öztuna’nın büyük etkisi vardır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun güçlü olduğu dönemlere (özellikle 16.YY) ayrı bir vurgu yapılarak dergide ağırlığın daha çok Osmanlı tarihine verildiği anlaşılmaktadır (Örnek: Metin And’ın yazıları). Tarihe olan merak ve ilgiyi yüksek tutmak için Osmanlı toplumunun çeşitli dönemlerindeki sosyal yaşantıya ait yazılara da sıklıkla yer verilmiştir (Örnek: Reşat Ekrem Koçu’nun yazıları)

Aşağıda verdiğimiz PDF yazı sözkonusu derginin 8.sayısından alınmıştır. Yayın yılı 1968’dir. Yazarı Mithat Sanal benim rahmetli dedemdir. Kendisi Miralay rütbesiyle Osmanlı ve Türk subayı olarak çeşitli cephelerde savaşmış, esir düşmüş, sonrasında Türk Kurtuluş Savaşı’na katılmıştır. Yayınladığımız PDF makalede, kendi kaleminden Kurtuluş Savaşı döneminde, İstanbul’dan Anadolu’ya topların nasıl kaçırıldığına dair bir anısını anlatmaktadır. Yazının aslının çok daha uzun olduğunu, dergide yayınlanırken kısaltılmış olmasının bazı önemli ayrıntıları ortadan kaldırdığını anlattığını hayal meyal hatırlıyorum (O zaman 8 yaşındaydım). Ne yazık ki, elimde dedemin daktilo ile yazmış olduğu orijinal metin mevcut değil.

 

Değerli dedem; ruhun şad, mekanın cennet olsun!

 

blank