ÇALIŞAN İNSAN KARAKTERİNİN ŞİRKETLER İÇİN ÖNEMİ
Last Updated on 20/06/2024 by ahmet can ayışık
Şirketler, hiç bitmeyen bir şekilde ölümsüzlüğü ararlar. Sonsuza dek var olmak, sonsuza dek üretmek, sonsuza dek büyümek ve sonsuza dek kar etmek isterler.
İnsan karakteri, insanın kişilik özellikleri ve değer yargılarının toplamının oluşturduğu davranışlar bütünüdür.
İnsan, toplumsal yaşam şekillerinin hem öznesi hem de nesnesidir.
Rekabette diğerlerini geride bırakmak, Gerçekten ölümsüzlük sağlayacak karışımları keşfetmek, birbirine benzer ısmarlama reçetelerle farklılık yaratılmasına inanmaktan daha öte birşeydir.
Şirketlerde de üretimin hem öznesi hem de nesnesi insandır…
Binlerce, milyonlarca şirketin yok olmaktan kurtulamamasının temel sebebi nedir?
Her şirketin vazgeçilmez unsuru insan. Teknoloji, henüz insan sayısı sıfıra indirgenmiş bir şirket yapısı oluşturulması noktasına gelemedi.
Görünen o ki, daha yıllarca şirketleri konuşurken, ayrılmaz unsuru olan insan öğesini öncelikli ve önemli bir olgu olarak ele almaya devam edeceğiz.
Bugün değineceğim konu şirket ve çalışan insan karakterinin önemi.
İnsan karakteri, insanın kişilik özellikleri ve değer yargılarının toplamının oluşturduğu davranışlar bütünüdür.
Neden farklısınız?
Ne kadar başkalarına benziyor, ne kadar benzemiyorsunuz?
İşte, benzerliğinizi yada farklılığınızı belirleyen özellikleriniz:
- Kişilik özellikleri ( Kişilik özellikleri ağırlıklı olarak genetiktir.)
- Sosyo-psikolojik özellikler
- Yetenekler
- Aşırı hassasiyet – duyarsızlık
- Canlılık – durgunluk
- İçedönüklük – dışadönüklük
- Sosyal uyumluluk – sosyal uyumsuzluk
- Duygusal – akılcı
- Girişkenlik/ataklık
- Baskınlık – pasiflik
- Heyecanlılık – sakinlik
- Tembellik – çalışkanlık
- Huylar
- Zeka vb.
- Fiziksel özellikler (Bedensel özellikler)
- Sosyo-psikolojik özellikler
- Kişilik Özellikleri + Değer Yargıları = KARAKTER
(Değer yargıları kısmı ağırlıklı olarak dışsaldır ve sonradan oluşan özelliklerdir.)
- Dürüstlük-yalancılık
- Saygılı-saygısız
- Ahlaklı-ahlaksız vb.
Fiziksel özelliklerinizin çok önemli bir kısmı genetiktir tartışmasız. Ama, tıp ve teknolojik gelişmeleri kullanarak insanoğlu, doğuştan varolan bir kısım doğal eğilimlerini engelleyebilir veya değiştirebilir. Yani, insanoğlu genetik durumuna gitgide daha fazla egemen olmayı başarabilmektedir. Bir gün, büyük olasılıkla, insanoğlu bütün genetik özelliklerini dilediği gibi belirleme şansına da sahip olacaktır.
Sosyo-psikolojik özelliklerimiz, temelde genetik ve fiziksel özelliklerimiz kaynaklı olsalarda, çevresel etkileşimlerden ve aldığımız eğitimlerden kısmen değiştirilebilir özellikler de taşımaktadır. Kişinin mevcut bilinç düzeyi, bu gruptaki özelliklerinin farkındalık düzeyini önemli ölçüde etkileyebilmektedir.
Karakteriniz, yani çevrenizin size özgü davranışlarınızın tümü olarak algıladığı şey, kişilik özellikleriniz ile değer yargılarınızın toplamıdır. Bu toplam, sizin içinde bulunduğunuz çevreyi algılama ve o çevre içerisinde varoluş şeklinizi belirlerken, aynı zamanda, karşılıklı olarak içerisinde yer aldığınız çevrenin sizi algılama şeklini de belirlemektedir.
Değer yargılarımız, doğduğumuz andan başlayarak algıladığımız çevremizdeki değer yargıları ile oluşmaya/değişmeye başlar. Buradaki çevre dar anlamdan genişe doğru aile, okul, arkadaş, işyeri, ülke, kıta, dünya olarak küçükten büyüğe doğru halkalar halinde genişlediğinin düşünülmesi gereken bir çevredir. Her birey, kendi kişisel algı düzeyine göre dardan genişe doğru olan çevresel değerlerden ve karşılaştığı bütün olaylardan çok farklı kombinasyonlarda etkilenir ve kendine özgü bireysel değerler sistemini oluşturur.
Her çevre ise aynı zamanda bir topluluktur.
Kendine özgü değerler sistemleri tam bağımsız unsurlardan oluşmaz. İnsanın doğduğu, yaşadığı toplumsal hafızada yerleşmiş değerler sistemi aile, okul, devlet, millet, şirket gibi alt topluluklar tarafından yaşatılır, geliştirilir, değiştirilir ve üyelerine iletilir. Etkileşim kaçınılmazdır. Katalizörü toplum ve alt topluluklarıdır. İnsan öznesidir.
Karakterimiz, doğduğumuzdaki genetik özelliklerimiz ile yaşadığımız herşeyin bir sonucudur ve insan yaşamaya devam ettiği sürece oluşmaya/değişmeye (Hızlı yada yavaş ve/veya az yada çok) devam edecektir.
Her canlıda olduğu gibi insanın temel güdüsü de yaşamını ve neslini sürdürmektir. Yaşamını ve neslini sürdürebilmek için bütün canlıların yaşam çevresine uyum sağlaması gerekir. Bulunduğunuz yaşamsal çevrede varlığınızı sürdüremiyeceğinizi anlarsanız, öncelikle varlığınızı daha kolay sürdürebileceğiniz yeni bir çevre ararsınız. Yani çevre değiştirme olanağının olup olmadığına bakarsınız. İnsan, yaratılmış en mükemmel canlı varlık olarak çevreye uyum sağlama, yaşayabileceği farklı bir çevreyi arayıp bulma yeteneklerinin yanısıra, daha önemli bir yeteneğe de sahiptir; Yaşayabileceği gibi bir çevreyi yaratabilme yeteneğine…
Başka bir deyişle, insan içinde bulunduğu çevreye uyum sağlayabilir, başka bir çevreye göç edebilir veya yaşayabileceği yeni bir çevre yaratmaya çalışabilir. Yaratma kapasitesi, hem bugüne hem de gelecek zamana yönelik olarak yaşayabileceği gibi bir toplum/topluluk hazırlama kapasitesidir.
İnsan, toplumsal bir varlıktır. Topluluk halinde yaşar. Toplumsal ilişkiler olmazsa olmazıdır yani. Başka bir deyişle, insan, toplumsal yaşam şekillerinin hem öznesi hem de nesnesidir.
İnsanoğlunun en önemli yaşam çevresi, toplum ve onun alt toplulukları olduğundan, yaşam koşullarının farklı olduğu neredeyse sonsuz sayıda alt topluluklarda çok boyutlu ve çeşitli yaşam formatları sözkonusudur hepimiz için.
İş ve çalışma yaşamı da insan yaşamının içinde yer aldığı çok önemli çevresel alt topluluk şeklidir. Hal böyle olunca, şirketler de her biri ayrı alt topluluk formları olarak önemle yer alırlar insan yaşamının çok önemli kısımlarında.
Şirketlerin varlık sebebi temelde ticaridir. Yani, üretim ve/veya hizmet üreterek var olur, bu faaliyetten elde ettikleri gelir gider artısıyla üretim faktörlerine ve müşterilerine yarattıkları değerler üzerinden birbirleriyle rekabet eder, sadece en başarılı olanları varlıklarını devam ettirirler. Birçok şirket, bu süreçte doğar, yaşar ve ölür. Topluluklar da ölümlüdür yani…
Şirketler dünyasında ölmemek ve teorik olarak sonsuza dek var olmak ise mümkündür insan yaşamından farklı olarak.
En önemli üretim faktörleri, aslında hep insana bağlı, insan ile var olan unsurlardır. Sermaye, teknoloji onları oluşturan ve kontrol eden insan öğesi yok sayılarak üretimde var olamaz. Bunun gibi emek de insanın maddesel ve manevi gücü olarak üretimin/hizmetin olmazsa olmazıdır. Yani, hem üretimin öznesi hem de nesnesi insandır yine.
Şirketler, hiç bitmeyen bir şekilde “Ölümsüzlüğü ararlar.” Sonsuza dek var olmak, sonsuza dek üretmek, sonsuza dek büyümek ve sonsuza dek kar etmek isterler.
Şirketleri yönetenler, bu nedenle, her yolu denerler. Yanlış yapmanın bedeli her an için ölümcül bir sonuç doğurabileceğinden, hata yapma payı çok azdır genellikle. Çok dar alanda bir yaşam savaşı veren her şirket, en sağlıklı durumda yaşamaya çalışır.
Tabii, şirket tek başına soyut bir kavramdır. Her şirketi yöneten de yine insanlardır sonuçta. Şirket, ticari amaçlı bir insanlar topluluğu olarak da tanımlanabilir.
Ve bu insanlar neler yaparlar şirketleri yaşatmak için…
Bazen, yeni bir yol, yeni bir teknoloji, yeni bir ilaç bulan bir şirket, hemen diğerleri tarafından taklit edilir. Yaşam uzatma iksirlerinin kopyalanması en çok rastlanan durumdur bu topluluklarda. Yani, çoğunlukla “kopyacılık temel yaşam formudur” bu çevrelerin.
Moda ilaçları ilk bulanlar bir süreliğine yaşam süresini uzatma ve yaşam kalitesini yükseltme avantajı sağlasa da, şirketler dünyasında, çok kullanılan her yeni ilacın etkisini kaybetmesi sözkonusudur. Bu nedenle, sonsuz yaşamı garanti edecek tek bir ilaç yoktur.
Devamlı yeni yaşam uzatıcı ilaç yaratmak ise öyle kolay değildir. Tam bu noktada, sahneye gerçekten işe yarayan “ilaçların sahtesini yaparak geçinen uyanıklar” çıkar. Bunlar o kadar çoktur ki, kendi alt topluluklarını bile oluşturmuşlardır. Bütün topluluklarda ve bu arada şirketlerde bunlardan çok sayıda vardır.
Şirket organizmasının yaşamını uzatacak etkili bir ilaç yapamayan düşük kapasiteli yöneticilerin kullandığı son kullanma tarihi geçmiş ilaçlar da, ısmarlama reçeteler de, uyanıklarca menfaat sağlamak için hazırlanmış sahte ilaçlar da sürekli kullanılır oluşan sahte ilaç piyasasında. Uyanık, şirket patron ve yöneticileri bilerek, daha saf olanları ise iyi niyetle çözüm olarak görür dört elle sarılır bu sahte ilaçlara. Doğal olarak, bunların pek çoğu şirkete değil ama, o ilacı sunan uyanıklara zaman kazandırır. Evet, kabul edelim ki biraz da para…
Sonuçta, binlerce şirket de yok olmaktan kurtulamaz. Sahte ve yanlış ilaçlar gerçek olanların yerini tutmayı başaramaz çünkü…
Rekabette diğerlerini geride bırakmak, gerçekten ölümsüzlük sağlayacak karışımları keşfetmek, birbirine benzer ısmarlama reçetelerle farklılık yaratılmasına inanmaktan daha öte bir şeydir çünkü.
Çünkü, genel kullanımlık ilaçlar olduğu gibi özel kullanımlık ilaçlar da vardır. Her bir grubu ait olduğu yerde kullanmak ise şirketler için yaşamsaldır.
İnsan karakterinden başladık, şirket karakterine geldik.
Her şirketin genetik kodlamaları, o şirketin karakterini belirler. Gerçekten ölümsüz olacak şirketler, genetik kodlamalarında onları bu ölümsüzlüğe götürecek yaratıcılık ve üretkenlik genini taşıyanlar olacaktır. Şirketlerin yaratıcılık ve üretkenlik geni ise anahtar – kilit pozisyonlarında istihdam ettiği insan karakterinin içinde gizlidir.
Şirket sahip ve patronlarına da şunu söyleyelim: organizasyon piramidinizdeki o küçük kutucukların, içine yazdığınız insanlardan bağımsız olarak tek başlarına şirketinizi başarıya götüreceğini düşünüyorsanız, gelecekte büyük hayal kırıklıklarına hazır olun. Defalarca organizasyon değiştirmek yerine, bir kez de doğru insanları doğru pozisyonlara yerleştirin ve ölümsüzlük şirketinizin olsun.
Yada şirketinize doldurun merdiven altı ilaç satıcılarını…
“Şirket piramidindeki insanların karakteri şirketin karakterini belirleyecek en temel unsurdur.”