ATATÜRK’ÜN “BAĞIMSIZLIK VE ULUSAL EGEMENLİK” İLE İLGİLİ SÖZLERİ
Last Updated on 20/06/2024 by ahmet can ayışık
“Ben Yaşayabilmek İçin Kesin Olarak Bağımsız Bir Ulusun Evladı Kalmalıyım. Bu yüzden Ulusal Bağımsızlık Bence Bir hayat Sorunudur.”
Eskimeyen bir liderlik ve hep güncel olan bir vizyon için Mustafa Kemal Atatürk’ü her zaman içimizde yaşatıyor olacağız…
O’nun, küresel sömürgeci güçler tarafından hedef seçilmesinin birinci sebebinin bağımsızlık ve ulusal egemenlik konusundaki dik duruşlu tavrı olduğunu bilmemiz gerekiyor.
- Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu bütün manasıyla koruyabilmek, gerekirse son ferdinin son damla kanını akıtarak insanlık tarihini şanlı örnek ile süslemek! İşte bağımsızlık ile özgürlüğün gerçek anlamını mahiyetini, geniş manasını, yüksek kıymetini vicdanında kavramış uluslar için temel ve ölmez prensip.
- Efendiler, milletimizin hedefi, milletimizin ideali bütün dünyada tam anlamıyla medeni bir toplum olmaktır. Çünkü, dünyada bir milletin varlığının değeri, özgürlük ve bağımsızlık hakkı, sahip olduğu ve yapacağı eserlerle orantılıdır. Medeni eser yaratmak yeteneğinden yoksun olan milletler özgürlük ve bağımsızlıklarını kaybetmeye mahkumdur. Medeniyet yolunda yürümek ve başarılı olmak hayatın şartıdır. Bu yol üzerinde ileriye değil, geriye bakmak bilgisizliği ve ihtiyatsızlığını gösterenler genel medeniyetin coşkun seli altında boğulmaya mahkumdurlar. Medeniyet yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, ekonomik hayatta, ilim ve fen alanında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur. Yaşamayı ve gelişmeyi sağlayan hükümlerin zamanla değişmesi, gelişmesi, yenileşmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur…
- Dünyada herşey için; maddiyat için, maneviyat için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlmin ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, sapkınlıktır. Yalnız ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişmesini kavramak ve zamanında ilerlemesini izlemek şarttır. Bin, iki bin, binlerce sene önceki ilim ve fen dilinin çizdiği kuralları, şu kadar bin sene sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir…
- Hiçbir mantıki delile dayanmayan birtakım geleneklerin, kuralların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç, çok geç olur, belki de hiç olmaz. İlerlemede kayıt ve şartları aşamayan milletler hayatı makul ve pratik düşünemez; bu milletler, hayat felsefesini geniş gören milletlerin hakimiyet ve esareti altına girmeye mahkumdurlar…
- Türk Devrimi nedir? Bu devrim, sözcüğün birden bire akla getirdiği ihtilal anlamından ileride, ondan daha geniş bir değişmeyi dile getirmektedir. Ulus, varlığını sürdürebilmek için bireyleri arasında düşündüğü ortak bağ, yüzyıllardan beri sürüp gelen biçimini, niteliğini değiştirmiş; ulus bireylerini “din bağı” ve “mezhep bağı” yerine “Türk Ulusçuluğu” bağı ile bir araya getirmiştir. Ulus, devrimlerin sonucu olarak… bütün yasaların, ancak dünyalık ihtiyaçlardan doğacağını, bunlar gelişip değiştikçe ona ayak uyduracak bir görüş ve düşünüşün kendisini esenliğe kavuşturacağını… kavramış bulunuyor.
- Bağımsızlıktan mahrum bir ulus, ne kadar zengin ve refaha kavuşturulmuş olursa olsun, medeni insanlık karşısında uşak olmak durumundan yüksek bir muameleye layık olamazdı.
- Ne kadar zengin ve refah sahibi olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir ulus, gelişmeler önünde uşak olmaktan öteye bir davranışı hak edemez.
- Yabancı bir devletin yardım ve koruyuculuğunu kabul etmek, insanlık vasıflarından mahrum olmayı, acizlik ve çaresizliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten bu dereceye düşmemiş olanların, isteyerek başlarına yabancı bir efendi getirmelerine ihtimal verilemez.
- Bağımsızlık ve hürriyetlerini her ne bahasına ve her ne karşılığında olursa olsun zedeleme ve kayıtlamaya asla müsamaha etmemek; bağımsızlık ve hürriyetlerini bütün mânasiyle koruyabilmek ve bunun için gerekirse, son ferdinin, son damla kanını akıtarak, insanlık tarihini şanlı örnek ile süslemek; işte bağımsızlık ve hürriyetin hakiki mahiyetini, geniş mânasını, yüksek kıymetini, vicdanında kavramış milletler için temel ve ölmez prensip… Ancak bu prensip uğrunda her türlü fedakârlığı, her an yapmaya hazır milletlerdir ki, devamlı olarak insanlığın hürmet ve saygısına lâyık bir topluluk olarak düşünülebilirler.
- Bir ulus esir yaşamaktansa yok olsun daha iyi! Bundan dolayı, ya istiklal ya ölüm!
- Şu farkla ki, istiklali için ölümü göze alan ulus insanlık haysiyet ve şerefinin gerektirdiği bütün fedakarlıkları yapmakla teselli olur ve tabii, esaret zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk, haysiyetsiz bir ulusa nispetle dost ve düşman gözündeki durumu farklı olur.
- Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti, beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağı dereceye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.
- Halbuki Türk’ün haysiyet ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Bundan ötürü, ya bağımsızlık, ya ölüm!..
- Arzumuz dışarıda bağımsızlık, içeride kayıtsız ve şartsız millî egemenliği korumadan ibarettir. Millî egemenliğimizin hatta bir zerresini bozmak niyetinde bulunanların kafalarını parçalayacağınızdan eminim.
- Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek mânasiyle bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz.
- Ben yaşayabilmek için, kesin olarak bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden ulusal bağımsızlık bence bir hayat sorunudur.
- İnsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri görülemez; millet ve devletin şeref ve bağımsızlığı elde edilemez, insaf ve merhamet dilenmek gibi bir kural yoktur. Türk ulusu ve Türkiye’nin çocukları, bunu bir an akıldan çıkarmamalıdır.
- Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben ulusumun en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler için bu aşkım malumdur. Bence bir ulusta şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.
- Rica ve acınma dilemekle bir ulus ve devletin onuru, bağımsızlığı kurtarılamaz.
- Ulusların yargılama hakkı, bağımsızlığın ilk koşuludur.
- Adalet gücü bağımsız olmayan bir ulusun, devlet halinde varlığı kabul olunamaz.
- Bilelim ki, ulusun egemenliğini bilmeyen uluslar, başka uluslara yem olurlar.
- Bir ulusta onurun, üstünlüğün, namusun ve insanlığın oluşması ve kalıcı olabilmesi, kesinlikle o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla sağlanır.
- Kimsenin düşüncesine ve vicdanına egemen olunamaz.
- Toplumda en yüksek özgürlük, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması, ancak tam anlamıyla ulusal egemenliğin kurulmuş olmasına bağlıdır. Bundan ötürü özgürlüğün de eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası ulusal egemenliktir.
- Bir ulusun siyasi eğitiminde, sosyal eğitiminde, vatan sevgisinde noksan varsa, öyle bir ulus egemenliğini gerektiği derecede elinde tutamaz.
- Bence, bir ulusa şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o ulusun hürriyet ve istiklaline sahip olmasıyla kaimdir.
- Türk milleti, yüzyıllardan beri özgür ve bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı yaşama gereği saymış bir ulusun kahraman evlatlarıdır. Bu ulus, bağımsızlıktan uzak yaşamamıştır, yaşayamaz, yaşamayacaktır.
- Arzumuz, dışarıda bağımsızlık, içeride kayıtsız ve şartsız ulusal egemenliği korumaktan ibarettir. Ulusal egemenliğimizin bir zerresini bozmak niyetinde bulunanların kafalarını parçalayacağınızdan eminim.
- Türkiye, tam bağımsızlığını sağlayacak bir barış ister. Bu uygun görülmedikçe uygarlık dünyasının insani hissine ve memleket ve ulusumuzun kuvvet ve kudretine dayanarak insanca yaşayabilmek için muhtaç olduğumuz yaşam sebeplerini ve bağımsızlığı sağlayıncaya kadar başladığımız işte devam olunacaktır. Ulusun gerçek kararı budur.
- Biz “barış istiyoruz” dediğimiz zaman “Tam bağımsızlık istiyoruz” dediğimizi herkesin bilmesi gerekir. Bunu istemeye hakkımız ve kudretimiz vardır. On yıl, yirmi yıl sonra aşağı görülerek ölmektense, şimdiden şeref ve saygınlıkla ölmeyi üstün tutmalıyız.
- Bütün ulus, bütün dünya bilsin ki, en sonunda ve en sonunda ulus tam bağımsızlığının sağlandığını görmedikçe yürümeye başladığı yolda bir an duraksamayacaktır.
- Türkiye devleti’nin bağımsızlığı kutsaldır. O, sonsuza dek sağlanmış ve korunmuş olmalıdır. Devletin bağımsızlığının, ulus yaşamının ve memleketin biricik bekçisi ise kahraman ordumuzdur. Bu nedenle, askeri kuruluşumuzun özel itina ile düzenlenmesi ve yükseltilmesi en önemli esaslardandır.
- Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca özgürlük ve bağımsızlığa simge olmuş bir ulusuz.
- Tam bağımsızlık bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temel ruhudur. Bu vazife bütün ulusa ve tarihe karşı yüklenilmiştir. Bu vazifeyi yüklenirken tatbik kabiliyeti hakkında şüphe yok ki çok düşündük. Fakat netice olarak edindiğimiz görüş ve iman bunda muvaffak olabileceğimize dairdir. Biz böyle işe başlamış adamlarız. Bizden evvelkilerin işledikleri hatalar yüzünden ulusumuz sözde mevcut zannolunan bağımsızlığında kayıtlı bulunuyordu.
Bir kez daha ve belki de milyonlarca defa “Minnettarız!”